TürkçeÝngilizce



Yağlıboya Tablolar

İzlenme 8057

ÖZEN TOKATLI' NIN RESİMLERİ ÜZERİNE NOTLAR

 
Sanat yapıtlarının birçok işlevlerinin yanısıra, beklide en önemli işlevi; insanları düşünmeye yöneltmektir. Gerçek bir sanatçı ortaya koyduğu yapıtı insanların görüşüne sunmadan yoğun bir dönemin evrelerini sindirerek yaşar, Onunla yoğrulur ve mükemmeli arayan çabasını bu yolda göstererek adeta tapınır gibi çalışır. Aradan yüzyıllar geçtiği halde insanların hala hayranlıkla andığı Leonardolar, Michelangelolar, Einsteinlar, işte bu türden insanlardır.
Sanatçıların yapıtları, türü ne olursa olsun, Onu yaratanın yürek dolusu sevgisini, inancını, duygu ve emek birikimini taşıyarak karşımıza somut bir forma dönüşmüş halde gelebiliyorsa işte olay budur...
Bu noktada insanı derinliklerinden sarsacak, insan olduğunu, evrenin içindeki kendi varlığını bir başka türde hissettirecek noktaya geldiğini farkedecektir.
Kişi, işte o zaman somut ve geçici alemlerden çıkıp, kalıcı, anlamlı, ve derinlikleri olan bir dünyada bulur kendini. Bir su damlasının, yağmura dönüştüğü anda, bir tohumun çimlenip kocaman güzellikleri yakaladığında ve her şeyin bir güç tarafından “Ol; emri ile varoluşunun idrak edilişinde birşeyler yeniden sorgulanmaya başlar. Tanrı-doğa -insan çarkı, "Ben"i sentezlemeye başladığında evrensel boyuta ulaşır ve başka bir alemle karşılaşılır. Bu alem arınmışlığın, olgunlaşmışlığın ve saflığın yüceliği ile dolu bir alemdir.
Ezilen, horlanan, acımasızca yok edilen doğanın dramına karşı bir tepki oluşturan sanatçının, hayranlığını dile getiren mısralar sanki tuvalde göze çarparlar.
Resimlerde, sanatçının gözlemlerini, düşünme süreci içerisinde, resimlerle sanatçı arasındaki ortak yaşanmışlıkların yeniden bir bilinçle tapınır gibi, özenle tuvale tuşlandığı görülmekte. Tuvallerden izleyiciye yansıyanlar arasında; Tanrı' nın "Ol" emri “Kun” emri plastik ögelerle bezenmiş, yarı soyut denebilecek biçimiyle mavi olgunlukta göze çarpanlar arasında yer almakta. İnsan-Tanrı- İnsan dengelerinde bazı geliş gidişleri estetik bir kaygıyla izleyicisiyle buluşturuyor. Adeta onlarla ”Bir gönül olmak arzusu uyandırıyor resimlerinde Tokatlı.
Özen Tokatlı, yaşadığı dönemin sanatına bir şeyler katma çabasını, bilincinin yanısıra sanatçı - insan duyarlığı taşıyarak sürdürmeyi başarabilmektedir. Otuzsekiz yılı bulan sanat yaşamını, inandığı, vazgeçemediği, bir an bile kopamadığı doğadan yansıttığı görüntülerinde titiz, araştırmacı, deneyci yapısını tutarlı bir biçimde korumaktadır. Eserlerindeki özgünlüğün gizi, işte bu inatçı, ısrarcı ve araştırmacı kişiliğinde saklıdır. Sergide rastlanılan “unutma beni“ çiçeğini belki binlerce kez yaşamış olan sanatçı kimi zaman çiçeğin taç yaprağı olmuş, kimi zaman cennette son anda farkedilmişliğin sevincini ve burukluğunu bir arada yaşamıştır.
Sanatçının eserlerinde kendi özgün yorumuyla karşılaştığımız çuha çiçeği, menekşeler, yaban sümbülleri izleyenleri çiçek cennetinin derinliklerine çekmekte. Esma - ül Hüsnayı, Kayyumu yine özgün yorumlarından izlediğimiz eserlerinde de, armonik denge, kompozisyonun oluşumundaki sabır, tuvale yansıyan güzellikler arasında yer almakta. Gerek içerik, gerek görüntü dışında farklı bir izlenim uyandırıyor. Yalnız bu farklılık, hiç bilinmeyen bir farklılık değil. Bildiklerimiz, hep içimizde tuttuğumuz, belki de kendi kendimize kaldığımızda bile itiraf etmeye cesaret edemediklerimizi bir yansıması bu sergi. Kısaca hem göze hem gönüle bir köprü kuruyor sanatçı bu sergisiyle, Daha nice yürekli sergileri oluşturmasını diliyorum, sevgili sanatçı arkadaşıma.
Günümüzde yaşanılan sıradanlığın yanısıra çok özel güzelliklerin sunulduğu bu anlamlı serginin, hakkettiği ilgiyi izleyicisiyle paylaşması dileğiyle..,
 
Aytül Şekercioğlu
 
Ankara Üniversitesi Güzel Sanatlar Bölümü
 
Öğretim Elemanı
 
 
ONDAN MI ACABA, İLKBAHAR RÜZGARLARI VE SARI GÜLLER BİRAZ DA ÖZEN KOKAR?
 

Kedileriköpekleriçiçekleri ama en çok da insanları seven farklı bir kadındırBir de resim ve deriden heykeller yapmayı sever. Mistik duyguların

içinde yaşar.

Bir gün Özen' le kırda geziyordukBaktım , taşlarıdikenleri bile okşuyor.

"Sen" dedi, "sevmez misin dikenleritaşları?" "Hayırcanımı yakan şeylerden hoşlanmam." dedim.

Banaçıktığı yolculuklarda kırlaraovalara tohumlar serptiğini anlatmıştıOndan mı acabailkbahar rüzgarları ve sarı güller biraz da Özen kokar?

 

 

YAŞANDI MI ACABA?     Kitabından alınmıştır.

E. Mine Özman



19/04/2024 Gün Ortalama:24  Bugün18 ziyaret var  Sitede 1 Kişi var  IP:18.217.60.35